Av Çiğdem Çetin:
-“Borç ilişkilerinde borçlu borcunu zamanında ödemediği zaman alacaklının uğradığı zarar ne yazık ki ülkemizde gün geçtikçe artıyor. Alacaklı olunan borcu icraya koyduğunuz zaman açılan davaları kazansanız bile uzun süren yargılamalar ve bu süreçte paranın değer kaybetmesi karşısında borçlu karlı, alacaklı zararda idi.
29 Eylül 2025 Tarihli Ve 33032 Sayılı Resmî Gazete De Yayımlanan ANAYASA MAHKEMESİ ‘Nin 8/7/2025 Tarihli Ve 2024/41763 Başvuru Numaralı Kararı İle borç ilişkisinden kaynaklı munzam zarar davalarında, yasal faizin enflasyon karşısında alacaklıyı zarara uğrattığını bu sebeple etkili bir yasal düzenleme yapılması için pilot kararını meclise bildirilmesine karar vermiştir. Meclis’in AYM kararına karşı nasıl bir yol izleyeceği ise merak konusudur.
Uygulamada munzam zararın belirlenebilmesi için belirli koşulların oluşması gerekmektedir. Borçlunun para borcunun ifasında borçlunun temerrüdü, alacaklının maddi zararı, illiyet bağı, kusuru ve alacaklının somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Ancak bu durum uygulamada alacaklıyı zarara uğratmaktadır. Herhangi bir para borcunda somutlaştırma yükümlülüğü sebebiyle alacaklı vermiş olduğu borcu temerrüde düşmeden borçludan almış olsa idi bile paranın aynı şekilde değer kaybedeceği görüşü, Yargıtay ve yerel mahkemelerce benimsenmiştir. Ancak alacaklının geçmişteki yatırım vs işlemleri ile bu paranın zamanında gelmiş olması halinde kullanılacağı yeri ve zamanında gelmediği için alacaklının uğradığı zararı somut bir şekilde ispat etmesi gerekmekteydi.
Anayasa Mahkemesinin 8/7/2025 Tarihli ve 2024/41763 Başvuru Numaralı Kararı’nda; başvurucu tarafından 2010 yılında başlatılan icra takibi alacağını 2020 yılında yasal faizi ile tahsil etmiştir. Ancak tahsil edilen miktar paranın alım gücü karşısında oldukça düşük kalmış ve alacaklının zarara uğramasına sebep olmuştur. Bu sebepten Türk Borçlar Kanunu md. 122 maddesi gereğince munzam (aşkın) zarar davası açılmış ancak yerel mahkeme ve Yargıtay tarafından enflasyon kur farkı gibi kıstasların munzam zarar için yeterli olmadığını ve kendine özgü somut bir zarara uğradığını ispatlamadığı gerekçesiyle reddetmiştir.
Söz konusu Anayasa Mahkemesi kararında ise; özel hukuk kişilerinin arasındaki borç ilişkilerinde alacağın enflasyon karşısında değer kaybettiği, yasal faizin zararı karşılamadığına yönelik yapılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar vermiştir. Alacaklının munzam zararının değerini giderebilecek etkili bir başvuru yolu bulunmadığından bahisle Türkiye Büyük Millet Meclis’ine yasal düzenleme yapılması için kararı bildirmiştir.”